Tekerlekli sandalyesiyle merdivenin başında bekleyen engelli haykırarak soruyor;
“Yahu kâğıt mı aşağı gelsin yoksa ben mi yukarı çıkayım. Hangisi daha kolay?”
Başka birisi Turgutlu’dan çığlık atıyor.
Bir diğeri Ankara Çankaya’da okulun ikinci katına polislerin kucağında çıkarken öfke yağdırıyor.
Ah benim engelli kardeşim..
Ah benim çileli dostum..
Ah benim sakat demokrasim..
Seni başının üzerinde taşıyacak bir demokrasi için daha ne kadar bekleyeceğiz?
Bu insanlık için daha ne kadar yıla ihtiyacımız var?
Bir önceki seçimde yazmıştım;
– Köksal Toptan Lisesi’nde oy kullanmak için sandığa tam 123 basamak çıktıktan sonra ulaşabildim. Ya engelli vatandaşımız nasıl ulaşacak?
O zaman cevap yoktu.
Sonra toplantılar yapıldı. Sözler verildi.
Çankaya Köşkü’nde “engelleri aşma toplantıları” yapıldı. En geniş katılımlı seminerler düzenlendi.
Kanunlar çıkarıldı..
Ama yine gelip aynı “sakat demokrasi”ye takılıp kaldık.
Değişen bir şey yok. Oy kullandığım okulda bu defa önlem alınmış..
İkinci kata giriş için arka taraftan düzayak yol vermişler.
Ama bu defa da alt kata inmenin imkanı yok… Engelli vatandaş arka taraftan içeri giriyor. Ama oyunu kullanması için alt kata inemiyor.
Yine merdiven..
Yani bu defa da çıkmak değil, inmek zor..
Dün ajanslar yine oy kullanmak isteyen engelli vatandaşlarımızın çileli görüntülerini geçtiler.
Doğrusu merak ediyorum;
Bunun için kanuna gerek mi var. Genelgeye, tüzüğe ihtiyaç mı var?
Valiler neden buna dikkat etmez..
Mesela 89 yaşındaki kadının polislerin kucağında sandığa gittiğini gören Adana valisi acaba ne düşünür?
Ya da 1180 numaralı sandığın 2’nci katta olduğunu öğrenince, “Ben şimdi nasıl oy kullanacağım?” diye soran Naciye Başgör’e Turgutlu kaymakamı ne cevap verecek?
Bir cevabı olmalı..
Türkiye’den gelen bu “çileli görüntüler”in artık bir cevabı olmalı..
Bu sakat zihniyetin, bu vurdumduymazlığın.. Bu rezaletin, bu engelli demokrasinin artık bir cevabı olmalı..
Yeter artık.!!!
Fatih ÇEKİRGE