Özel Avusturya Sen Jorj Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meral Kayahan, çalışanları en çok etkileyen mide hastalıklarını anlattı. Kayahan, özellikle olumsuz çalışma koşulları ve stresin, mide hastalıklarına zemin hazırladığını belirtti.
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meral Kayahan, “Uzun süreli, stresli, yorucu, mola vermeden saatlerce süren çalışmalar sebebiyle midemizde aşırı asit salgılanması oluşur. Aşırı stresin sebep olduğu yüksek asit salınımı ve diğer faktörler (baharatlı yiyecekler, alkol, kronik sigara kullanımı) nonbakteriel gastrite neden olabilir. Ayaküstü beslenme alışkanlığı, gelişi güzel alınan ilaçlar, hijyenik kurallara uyulmadan hazırlanan gıdaları tüketmek ve stres mide hastalıklarının temel sebepleridir” dedi.
En sık görülen mide hastalıklarının Gastroözofageal Reflü (GÖFR) ve gastrit olduğunu belirten Kayahan, “Bu iki hastalık birbirinden tamamen farklıdır. Gastrit kelime olarak midede oluşan inflamatuar (iltahabi, yangısal) süreçleri ifade etmektedir. Bakteriyel bir enfeksiyona veya tahrişe bağlı olarak gelişebilir. Helikobakter Pylori (HP) kronik gastritin en sık görülen nedenidir. HP ağız yoluyla alınarak mide mukozasına yerleşen ve burada gastrit olarak adlandırdığımız bir iltihap oluşturan spiral şeklinde bir bakteridir. Yaşlı popülasyonda daha fazla olmak üzere toplumumuzun yaklaşık yüzde 80’nin bu bakteri ile enfekte olduğu gözlenmiştir” diye konuştu.
Çalışan kişilerin midelerini koruyabilmeleri için yaşam tarzlarında değişiklik yapmaları gerektiğinin altını çizen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meral Kayahan, “Günümüzde ofis çalışanları arasında en sık görülen rahatsızlıklar gastrit, ülser, GORH, hipertansiyon, obezite, ateriyosklerotik ve depresyondur. Eğer kişi obez ise ve özellikle karın çevresinde fazla kilolar varsa, öncelikle kilo vermesi sağlanıyor; düzenli egzersiz öneriliyor. Sigara alkol kullanımı, kahve gazlı içecekler ve baharatlı yağlı besinlerin tüketimi azaltılıyor. Hastanın yatak başını yükseltmesi yatmadan önce yemek yememesi, sıkı, dar giyecekler, korse ve kemerli pantolonlar kullanmamaları öneriliyor” dedi.
Reflü hastalığının oluşum nedenlerini açıklayan Kayahan, “GÖRH ‘ı mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasıdır. Reflü, asitli mide içeriğinin yemek borusuna gelmesi ve uzun süre temas etmesiyle yemek borusunun asitten kendini koruma özelliğinin yok olmasından kaynaklanır. Mide asidik içeriğinin yemek borusuyla uzun süreli temas etmesiyle bu bölgede hasara yol açıyor ve yanma hissine yol açıyor. Yemek borusunun arkasında oluşan yanmanın yanı sıra ağza gıdaların ve mide suyunun gelmesi kişiyi oldukça rahatsız ediyor” dedi.
Reflü hastalığının tedavi edilmemesi halinde ciddi sorunların ortaya çıkabileceğini belirten Kayahan, “Reflü mutlaka teşhis ve tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Aksi halde ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Günümüzde endoskopi ve diğer testlerin yaygınlaşması ile kolayca teşhis edilebilen bir hastalıktır. Reflü şikayetleri olan hastalarda ilaç tedavisi çok önemli bir yer tutmaktadır. Asit baskılayıcı ilaçlar, prokinetik ilaç tedavisi antiasit ilaçlar HP tespit edilen olgularda 10-14 günlük antibiyotik tedavileri 80-85 oranında rahatlama sağlayabilmektedir” şeklinde konuştu.
Mide kanserlerinde riski arttıran faktöre de değinen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meral Kayahan, “Mide kanserinin görülmesinde beslenme alışkanlıkları önemli bir yer tutmaktadır. Ülkemizde mangal eti önemli bir yer tuttuğundan etin tuzlanması ve pişerken yanması kansere yol açabilir. Nitrit ve nitrit tuzları midede kanserojen etkiye yol açabilir. Gastrit ya da ülsere yol açan helicobacter pylori bakterisi kansere neden olabilmektedir. Bu bakterilerin tedavisi kanser riskini azaltır. Ayrıca kalıtsal faktörler, sigara ve alkol tüketimi de önemli rol oynamaktadır.” dedi.